Türkçülüğün Kurucusu Kimdir? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Analiz
Siyaset bilimci olarak, iktidar ilişkilerinin toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğini ve toplumun normlarını nasıl oluşturduğunu derinlemesine incelemek, güç ve egemenlik anlayışlarını kavrayabilmek açısından kritik bir önem taşır. Toplumsal düzene yön veren ideolojiler, halkın kendisini tanımlama biçimlerini ve devletle olan ilişkisini yeniden şekillendirir. Türkçülük ideolojisi, işte böyle bir dönemin ideolojisi olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde şekillenmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önemli bir yer tutmuştur. Türkçülüğün kurucusu kimdir? Bu soruyu siyaseten anlamak, yalnızca bir ideolojik figürün tarihsel yerini sormakla kalmaz, aynı zamanda bu ideolojinin halkla, devletle ve iktidarla olan ilişkisini de sorgulamayı gerektirir. Türkçülük, bir halkın kimlik ve egemenlik mücadelesinin siyasal bir yansımasıdır. Peki, bu kimliğin inşasında hangi figür ön planda çıkmıştır?
Türkçülüğün Doğuşu: İdeolojinin Temelleri
Türkçülük ideolojisi, 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile paralel bir şekilde, Türk milletinin kültürel ve siyasi birliğini savunan bir düşünsel hareket olarak doğmuştur. Bu ideolojinin en güçlü savunucusu Ziya Gökalp’tir. Gökalp, Türkçülüğün fikirsel temellerini atmış ve bu hareketin ideolojik çerçevesini şekillendirmiştir. Onun Türkçülüğü, yalnızca dilin ve kültürün savunulması değil, aynı zamanda modern bir devletin temellerinin atılması gerektiği fikrini de içerir.
Gökalp’in Türkçülüğü, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok uluslu yapısından, tek bir Türk ulusu oluşturma hedefine yönelmiştir. Türkçülük, aynı zamanda Batılılaşma ile paralel bir düşünsel evrimdir; ancak Batı kültürünü taklit etmek yerine, Batı’dan alınan unsurların Türk kimliğiyle harmanlanarak yeni bir ulusal kimlik oluşturulması gerektiği savunulmuştur. Bu noktada, Gökalp’in Türkçülüğü, kimlik, kültür, eğitim ve toplumsal yapılar gibi unsurları merkeze alarak ulusal bir bilinç oluşturmayı hedeflemiştir.
Türkçülük ve İktidar İlişkisi: Devletin Rolü
Türkçülük, sadece bir kültürel hareket olarak kalmamış, aynı zamanda iktidar ilişkileriyle de doğrudan bağlantılı olmuştur. Türkçülük, devletin ve milletin güç ilişkilerini yeniden şekillendirme amacını gütmüştür. Gökalp’in savunduğu görüşler, Cumhuriyet’in kurucu ideolojisine de büyük ölçüde etki etmiştir. Devletin inşa edilmesinde Türkçülüğün benimsenmesi, aynı zamanda bir vatandaşlık anlayışının da doğmasına yol açmıştır. Gökalp, halkı, ulus bilinci etrafında birleştirmek için eğitim sisteminden kültürel ve toplumsal yapılara kadar pek çok alanda reform yapmayı önerdi. Bu yönüyle Türkçülük, sadece bir kültürel hareket değil, aynı zamanda devletin şekillendirilmesinde de önemli bir araç olmuştur.
Kurumlar ve Toplumsal Düzende Kadın ve Erkek Perspektifi
Türkçülüğün toplumsal yapıya etkisi, kurumlar ve toplumun çeşitli kesimlerinin bu ideolojiye nasıl yaklaştığıyla da doğrudan ilişkilidir. Burada, güç ve strateji açısından genellikle erkeklerin dominant bir rol üstlendiği gözlemlenir. Erkekler, Türkçülük ve milliyetçilik ideolojisinin güç odaklı, stratejik bir perspektiften şekillenmesine katkı sağlamışlardır. Erkeklerin devlet yapılarındaki aktif rolü, onların Türkçülük ideolojisinin devletle olan ilişkisini güçlendiren bir unsur olmuştur.
Ancak, Türkçülüğün etkisi sadece erkeklerin stratejik bakış açılarıyla sınırlı kalmamıştır. Kadınlar, bu ideolojinin toplumsal etkileşim ve demokratik katılım noktasında farklı bir bakış açısı geliştirmişlerdir. Özellikle erken Cumhuriyet dönemi, kadınların toplumsal hayatta daha fazla yer aldığı, eğitimle güçlendirildikleri ve toplumsal yapıya katkı sağladıkları bir dönem olmuştur. Kadınların, Türkçülüğün toplumsal düzene dair düşüncelerine ve politikalarına, demokratik katılım ve toplumsal eşitlik açısından katkı sundukları söylenebilir.
Siyasal Perspektiften Değerlendirme: İdeolojinin Bugünü
Türkçülük, yalnızca bir tarihsel ideoloji değil, aynı zamanda günümüz siyasetine de damgasını vurmuş bir düşüncedir. Günümüzde Türkçülük, bazen milliyetçi hareketlerin temel ideolojisi olarak karşımıza çıkmakta ve modern Türk devletinin milli kimliğini yeniden tanımlama çabalarının bir parçası olmaktadır. Ancak Türkçülük, yalnızca bir geçmişin savunulmasından ibaret değildir; bu ideoloji, devletin rolü, vatandaşlık hakları, kültürel kimlik ve toplumsal yapılarla ilgili güncel tartışmalara da dahil edilmektedir.
Peki, Türkçülüğün bugünkü yeri nedir? Ziya Gökalp’in savunduğu ideal devlet ve millet anlayışı, günümüz siyasetinde hala nasıl şekilleniyor? Bugün Türkçülük, toplumsal kimlik ve kültürel miras tartışmalarında hangi yeri tutuyor? Türkçülük, modern Türkiye’nin kurumları ve toplumsal yapıları içinde nasıl bir etki yaratmaktadır? Bu sorular, Türkçülüğün tarihsel ve siyasal önemini anlamak adına kritik bir noktada durmaktadır.
Bu yazıda Türkçülüğün kurucusu Ziya Gökalp’in ideolojisinin nasıl şekillendiğini ve Türkçülüğün iktidar, toplumsal yapı ve kadın-erkek ilişkileri üzerinden nasıl bir etki yarattığını inceledik. Peki, sizce Türkçülük ideolojisi modern dünyada hala geçerli bir kavram mıdır? Yorumlarınızı bekliyoruz!
Etiketler: Türkçülük, Ziya Gökalp, Siyaset Bilimi, İdeoloji, Kadın ve Erkek, Kimlik, Toplumsal Düzen
Atatürk’ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar dahilinde, bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktı. “Türk” adı bugün kullandığımız şekli ile ilk kez 8. yüzyılda Göktürkler dönemine ait Orhun Yazıtları’nda geçmektedir. “Türk” adıyla kurulmuş ilk ve Türk adını resmî devlet ismi şekliyle kullanan ilk Türk devletidir. Devletin kurucusu ve ilk önderi Bumin Kağan ‘dır.
Lal! Katılmadığım taraflar var ama katkınız yazıyı zenginleştirdi, teşekkür ederim.
Ziya Gökalp. Ziya Gökalp (doğum adı Mehmed Ziya, 1876, Çermik – 1924, İstanbul), Türk yazar, sosyolog, şair ve siyasetçidir. Meclis-i Mebûsanda ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği yapmıştır. “Türkçülüğün babası” olarak da anılır. Kendi milliyetçilik anlayışını Türkçülüğün Esasları isimli kitabında “Türkçülük” olarak adlandıran Ziya Gökalp, Türkçülük fikrinin idealini tüm Türk halklarının birliği olarak açıklamıştır.
Yıldız! Yorumunuz bazı açılardan bana uzak gelse de teşekkürler.
Türk, Turok , Türk mitolojisine göre tarihen yaşamış ve şimdi de nesillerini devam ettiren tüm Türk halklarının efsanevi atası. Efsaneye göre Türk, Yafes’in oğludur. Yafes ise hem Kitâb-ı Mukaddes’te hem de Kur’an’da adı geçen Nuh’un oğludur. Ulusalcılık, Kemalist ve milliyetçi bir ideolojidir. Ulusalcılık sözcüğü aynı zamanda Atatürk milliyetçiliğinin bir diğer ismi olarak da kullanılmıştır.
Eren!
Kıymetli katkınız, yazının bütünlüğünü artırdı ve daha anlamlı hale getirdi.
Türkçülüğün fikir olarak gelişmesinde mühim roller almış Ahmed Midhat Efendi, Necib Âsım, Mehmet Emin, Yusuf Akçura, Ahmed Ferid (ö. 1971) beylerin önderliğinde kurulan Türk Derneği, Türkçülüğün yeni dönemde de entelektüel hayata damgasını vuracak bir ideoloji olacağının ilk işaretiydi. Toplumsal ve siyasi görüşlerini anlattığı sayısız makale yazdı. “Türkçülük” düşüncesini sistemleştirdi. Milli edebiyatın kurulması ve gelişmesinde önemli rol oynadı.
Sağlam!
Yorumlarınızda farklı düşündüğüm kısımlar var ama teşekkür ederim.